bell icon REZERVASYON
İnternet sitemizde çerez kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi için Çerez Politikası’nı inceleyiniz. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.
DEVAM

HİKAYEMİZ

“Başka bir yaşam” hayalini mutlu bir gerçekliğe dönüştüren çiftin hikayesi…

Casa Lavanda’nın hikayesi 1990 yılında Feryal ve Ahmet çiftinin Ulupelit/Şile’ye 3 yaşındaki oğulları Emre ile Feryal’in kuzenlerinden birini ziyaret ettikleri tarihe dayanıyor.

“Ahmet ve ben her zaman şehrin kaosundan uzakta yaşayıp doğanın içinde hayatımızı şekillendirmenin hayalini kurardık” diye anlatıyor Feryal. “Toprakla haşır neşir olduğumuz, kendi meyve sebzemizi yetiştirdiğimiz, çocuklarımızın özgürce doğanın içinde vakit geçirdiği bir hayat istedik. Ulupelit’i ilk ziyaret ettiğimizde, kendimiz ve çocuklarımız için her zaman istediğimiz hayatın burada mümkün olduğunu anladık.”

1991 yılında, Feryal Ekin’e hamileyken ve Emre 4 yaşındayken, Şen Ailesi Ulupelit’te gün batımına bakan bir arazi satın alıyor ve böylece Casa Lavanda macerası başlamış oluyor…

“İstediğimiz ev zaten kafamızda hazırdı,” diye devam ediyor Feryal. “Kireçtaşından yapılmış, çatısı ve panjurları ağaç, pencerelerinde sardunyalar olan bir ev...Geriye kalan tek şey bu fikirleri kağıda dökmekti.”

1992 yılının yazında, Feryal ve Ahmet Artur/Gömeç’te mimari ve dekorasyon dergileri ve kendi çizim materyalleri ile dolu bir ev kiralıyorlar. Bu dönemde inşa etmek istedikleri evin planını yapıp inşaat mühendisi bir arkadaşlarının yardımıyla, amatör projelerini yapılabilir hale getiriyorlar.

Feryal, 1993 yılında başlayan inşaat sürecinin çok da kolay olmadığını kabul ediyor ancak onlar için benzersiz bir deneyim olduğunun da altını çiziyor. Ailecek birlikte çalışmanın, her şeyi kendi elleri ile yapmanın, bugün Casa Lavanda bahçesinde yer alan ve 20 yaşından büyük olan ağaçlarını, çocukları ile kendilerinin dikmesinin çok büyük bir keyfi olduğunu anlatıyor.

İnşaat sürecinde bir yandan da evi nasıl dekore edeceklerine çok fazla vakit ayırdıklarını hatırlıyor Feryal, sanki o evde oturmaya başlamışlar gibi “her bir mobilyayı çiziyor ve aksesuarlarını hazırlıyorduk.”

Feryal, aynı zamanda, yerel bir halıcı ile çalışmaya başlayıp, sandalye ve masalardan, ayna ve ışıklara dek her bir parçayı tasarlamaya başlıyor. Bu esnada, bir taraftan inşaatla ilgilenen Ahmet, 30 yıl boyunca kendi tekstil işini yapmış olmanın getirdiği avantajla, tekstil ürünlerini bağımsız küçük üreticilerden temin etmeye başlıyor. Havlular ve sabahlıklar Denizli’den, nevresim takımları Bursa’dan geliyor ve çiftin yurt dışı seyahatleri esnasında topladığı yatak örtüleri ev tamamlanınca kullanılmak üzere bir kenara ayrılıyor.

“İnşaat 3 yıl sürdü ve taşınma vaktimiz geldiğinde her bir mobilya ve ev eşyası hazırdı” diye gururla anlatıyor Feryal ve 1996 yılında orada yaşamaya başladıklarını söylüyor.

Şen Ailesi yeni evine taşındığında 9 yaşında olan Emre “İnşaat sürecinde orayı sık sık ziyaret ettiğimizi ve herkesin birbirine yardım ettiğini hatırlıyorum” diye anlatıyor. “Ağaçların dikildiği zamanı da çok canlı bir şekilde hatırlıyorum. Çocukluğuma dair en güzel hatıralarım burada arkadaşlarımla zaman geçirip, bahçede koşup oyun oynadığım dönemler. Bu evi ve bu evle ilgili her şeyi çok seviyorum, burası bahçeye ve toprağa olan ilgimin daha çok küçük yaşlarda gelişmesine yardımcı oldu.”

Ekin’in de Casa Lavanda’nın geniş bahçesinde saatlerce oynayarak geçirdiği sevgi dolu anıları var. Hatırladığı en sıcak anı ise 2009 yılının yılbaşı gecesi. “O gün ailemin hayallerinin gerçeğe dönüştüğü gündü. Casa Lavanda’da ailecek kurduğumuz hayatı ve buranın bir otele dönüşünün ilk gecesini kutlamıştık.”

Feryal ve Ahmet taşındıkları günden itibaren, çocukları tamamen büyüdüğünde ve kendileri emekli olduktan sonra, Casa Lavanda’da tam zamanlı yaşamak ve orada kendilerini mutlu edecek yeni bir iş alanı oluşturmak istediklerini biliyorlardı. Tüm kariyer hayatı boyunca konaklama endüstrisi içinde yer alan Ahmet, lüks otellerin ön büro ve yönetim işlerinden kendi tekstil işini yapmaya uzanan geniş bir deneyimle, planlarını hayata geçirmek için yerini almıştı: Dört odayı aile ve arkadaşlarının ya da doğanın içinde olmak isteyenlerin konaklayabileceği bir alan haline getirmeyi en kısa sürede gerçekleştirmek istiyordu.

“Biz bunu yapmayı planlarken, Emre Politecnico Üniversitesi’nde mimarlık okumak üzere Milano’ya gitti” diye anlatıyor Feryal. “Bir yılın sonunda, kendisini mutlu eden şeyin yemek yapmak olduğunu fark etti ve İstanbul’a dönüp Mutfak Sanatları Akademisi’nde eğitim almaya başladı. Sonrasında bir yıl da trüf mantarının evi olan Alba/Piemonte’deki Michelin yıldızlı restoran La Ciau de Tornavento’da Şef Maurilo Garola’nın yanında staj yaptı.”

Emre’nin şef olarak başarısı, ailenin dört odalı projesinin kısa sürede 15 odalı butik bir otel ve restorana dönmesinin yolunu açtı. “Casa Lavanda, Emre’nin bir şef olarak kendini geliştirebileceği harika bir yer oldu” diye açıklıyor Feryal. “Burada kendi meyve sebzesini ekmeye başladı ve toprakla olan ilişkisi derinleştikçe kimyasal tarım ilaçları kullanmadığı biyodinamik bir tarım alanı oluşturdu.”

Casa Lavanda “Ailesi” artık 40 kişilik bir ekipten oluşuyor. Emre restoran, mutfak, tarım alanı, çalışanlar ve teknik konular kısmı ile ilgileniyor. Koç Üniversitesi’nde işletme eğitimini tamamlayan ve sonrasında Ernst & Young’da 2 sene çalışan Ekin ise ekibe tam zamanlı olarak yönetim, finans ve operasyonel konularla ilgilenmek üzere katılıyor. “Artık Emre ve Ekin bizden daha çok oteli yönetiyorlar” diyor Feryal, “burada bizimle beraber çalışmaları bizi çok mutlu ediyor” diye tamamlıyor.

“Her zaman lezzetli yemekler eşliğinde uzun sofralarda sevdiğimiz insanlar ile bir araya gelmekten keyif aldırdık” diyor Ahmet. “Emre’nin kariyerini gastronomi üzerine seçmesiyle, evimizi bir butik otele dönüştürdük ve Ekin’in mezun olup Casa Lavanda’da yönetici olması ile birlikte, bu masalar artık eskisinden daha uzun.”

“İyi ve kötüyü, kolay ve zoru paylaşan büyük bir aile olmak Feryal’in ve benim uzun yıllar boyunca hayalimiz olmuştu” diyor Ahmet ve ekliyor “Şimdi sahip olduğumuz her şeyi, keyfimizi ve mutluluğumuzu, oğullarımız, onların eşleri, Emre’nin çocukları, arkadaşlarımız ve ailemiz ile paylaşıyoruz.” Ve şöyle bitiriyor: “Bu nedenle, işimiz bizim için büyük bir keyif kaynağı. Benim için bu, ulaşılabilecek en büyük saadet.”